Türk-Rus ilişkilerini anlamak için konuya üç dönemde bakmak
gerekir. Birincisi; Çarlık Rusya (1917 öncesi), ikincisi: Sovyet Rusya (SSCB:1917-1989),
üçüncüsü: Rusya Federasyonu (1989 sonrası). Bu şekilde bakıldığında ilişkileri
anlamak daha kolay olacaktır…
Çarlık Rusya, İngiltere ile birlikte Osmanlı’yı yıkmak için
çok uğraşmış, 1878-1918 arasında 40 yıl boyunca Doğu Anadolu’yu işgal altında
tutmuştu. Bu sırada Bolşevikler parti kurdukları 1912’den beri Çar’ı devirmek
için plan yapıyor, Osmanlı ve İngiltere de bunu biliyordu. İşgal devam ederken 1915’te
İngiliz gemileri Çanakkale’yi geçmeye çalışmış ancak başarısız olmuş ve İstanbul’a
ulaşamamıştı. Bu kısım bizimle ilgili. Ama aynı zamanda Karadeniz’e de
ulaşamadı ve devrim hazırlığı yapan Bolşevikleri topa tutamadı. Böylece de İngiltere
Kralı, teyze oğlu olan Rus Çar’ının 1917’de devrilmesini önleyemedi. Yani
Çanakkale’nin geçilememesi Bolşeviklerin (Devrimci Rusların-Sovyet Rusya’nın)
işine yaramıştı…
Sovyet Rusya, ne hikmetse, Çar’ın 40 yıl işgal altında tuttuğu
Doğu Anadolu’yu 1918’de savaşmadan bize geri vermişler. Üstelik Osmanlı I.
Dünya Harbinin kaybedenleri arasında olduğu halde… Yetmedi, Kurtuluş Savaşında
(1919-1922) bir de silah ve altın yardımı yapmışlar. Bolşevikler 1917-1939
arasında Devleti büyütme ve 1939-1945 arasında II. Dünya Harbiyle meşgul
olmuşlar. Ancak 1945-1989 arasında Sovyet yayılmacılığı ile dünyaya işgal korkusu
salmışlar. Bir gün saldıracak diye biz de büyük bir ordu ile savunmaya geçip,
45 yıl boyunca diken üstünde durmuşuz. Bir bakıma ise ittifakın doğal tamponu
olarak en ön safta aslında Avrupa’yı korumuşuz. Amerikalılar buna “ileri karakol” diyor. Yani bizi
Avrupa’nın bekçisi yapmışlar. Saldırı olsaydı, Avrupa’yı korumuş olacaktık ama
“Sovyet Ordusu içindeki Kırgız, Özbek,
Türkmen, Azeri askerleri ile nasıl karşı karşıya gelecektik? “ayrı konu…
Rusya Federasyonu ise bugün, önemli savunma silahları ile
ordumuzu destekleyerek 1919’daki gibi bizi muhtemel bir batı istilasından
koruma peşinde. Rusya bizi niye korumak istesin ki, batı bizim müttefikimiz
değil mi? Evet ama müttefikler müttefik gibi davranıyor mu? Hem aleyhimize
terör örgütü kuruyor, hem Doğu Akdeniz haklarımıza çökmek istiyor, hem de Gezi
ve 15 Temmuz ile Devleti felç etmek istiyorsa müttefik olabilir mi? Demek ki aylar
önce Patriot’lar boşuna çekilmemiş, demek ki bir hazırlık varmış. İşgalciler başarılı
olsaydı bizim üzerimizden Rusya’ya komşu olacaktı, yani Rusya kuşatılacaktı. Rusya
bunu ister mi? Göz yumar mı? Hayır. Niye? Çünkü sırada kendisi var da ondan. Öyleyse
bugünden destekliyor ki, komşusu işgale uğrayıp ta sıra kendisine gelmesin, yani
meseleye beka olarak bakıyor…
Türkiye’nin Suriye’deki gayreti de böyle bir şey. Maksat
istilacı ya da vekil örgütler bu tarafa geçmesin. Çünkü istilacı durmaz, çünkü
mantığı öyledir, çünkü kafası böyle çalışır. Düşünün, 13. yüzyılda ta Asya’dan
kalkıp, yayan yapıldak binlerce kilometre yol kat edip, 1258’de Bağdat’ı istila
eden Moğollar bir yerde durmuş mu? Durmamışlar, Bağdat’a kadar gelmişler. Moğollar
gibi bunlar da durmaz, ta ki biri durduruncaya kadar. Bakın, 2001’den beri Afganistan’ı
Mısır’ı, Libya’yı, Tunus’u, Irak’ı, Suriye’yi hallettiler. Laf olsun diye
değil, bu kuşak İpek Yolu’nun kara, deniz ve demir yolları ile önemli boğazların
bulunduğu kuşaktır ve elde bulundurmak istiyor. Mısır ve Suriye’den sonra sıra
bizde idi, ‘Gezi’ ile denediler olmadı, 15 Temmuz tutmadı, şimdi İran’a sataşıyorlar.
Rusya ise “İran’a müdahalenin sonuçları
olur” diyerek dur çekiyor. Çünkü İran ve Türkiye Rusya için birer doğal tampon
konumundadır. Tampon kırılırsa kendi gövdesi de hasar görür, bunu biliyor, ona
göre de adım atıyor…
Avrupa’nın
endişesini anlamak böylece mümkün oluyor: İleri karakolunu kaybettiğini düşünen
Avrupa, kendi realitesiyle baş başa kalıyor, korku sarmalına giriyor, telaşlanıyor,
itiraz ediyor. Çünkü tüm savunma sistemini yeniden planlamak zorunda ve buna
hazır değil. Çünkü hep başkasının gölgesinde lay-lay-lom yaşadı. Bu arada
Türkiye de sırtındaki ‘Avrupa’yı koruma
yükünden kurtulmak’ istiyor. Eh, haksız da değil, 45 yıllık korumanın
bedeli terör beslemek olmamalıydı…
H. Alİ YILDIRIM, 07.08.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder