Dengeler Değişiyor (Temmuz 2019)
Kısa bir süre önce G-20 Zirvesi toplanıyor, ardından
toplantı kararları açıklanıyor, Türkiye eleştirilere aldırmadan S-400 alıyor, Trump
“Ne yapsınlar hata bizde, zamanında Patriot verseydik bunlar olmazdı, Obama
hatalıdır” diyor ve olayı yatıştırıyor. Türk gemileri Savunma Sanayi üretimleri
gibi Doğu Akdeniz’de sondaj yapmaya devam ediyor. Ama beklentinin aksine S-400
aldık diye Dolar ve Euro yükselmiyor, aksine düşüyor, borsa yükseliyor, altın
değerini koruyor. Avrupa’nın sesi eskisi gibi çıkmıyor ama Doğu Akdeniz sondaj
faaliyetlerimiz için yaptırım kararı alıyor. Kıyısı olmadığı halde sömürgeci
zihniyle yine petrole çökmeye çalışıyor. İlginç olan ise uzun zamandır ilk defa
mecliste birbirine rakip partiler (Biri hariç) ortak bir bildiri yayımlayarak
Avrupa’nın bu tutumunu telin ediyor, yani lanetliyor. Diplomaside bu durum
kınamaktan daha ciddi olan bir tepkidir ve biraz meydan okuma içeriyor. Güney
Kıbrıs kendi kendine mırıldansa da eskisi gibi velvele çıkaramıyor, AB
üyeliğinin verdiği cesaretle çift devletli teklifler falan yapıyor.
Yunanistan’da iktidar değişiyor, yenisi pek toz duman çıkarmıyor. Bu arada Türkiye
aynı zamanda Kandil’de Pençe Harekâtı ile örgütü bitirmeye kararlı olduğunu
gösteriyor, “Sınırda yığınak” haberleri boy gösteriyor. İHA düşürme polemiği
ile sürdürülen ABD-İran gerilimine bir de İngiltere katılıyor, karşılıklı
gemilere el koymalar, tehditler sürüp gidiyor. İran, “Bir savaş çıkarsa bunu
başlatan biz olmayız, ama bitiren biz oluruz” diyerek başka bir meydan okumayla
sahnede yerini alıyor. ABD Suriye’den çekilince kimin devreye gireceği
konuşuluyor, Almanya görevi reddediyor, yani havlu atıyor, İngiltere ve Fransa
aday oluyor. Daeş’ten hiç haber yok, güya yenilmiş ama ortada ne tutuklu var ne
resim var, ne de uluslararası mahkeme. Esad yerinde duruyor, konuşan yok. Rusya
bir taraftan Venezüella darbe girişiminde olduğu gibi İran’ı koruduğunu
göstererek kısmi hava taarruzlarına İdlib’te devam ediyor, bir yandan da
Türkiye’ye son model savaş uçağı satabileceğini duyurarak F-35 meselesini başka
bir boyuta çekiyor. Aslında SU-57 Savaş Uçaklarının yolunu yapıyor. İsrail
bazen boy gösterse de İngiltere her zamanki gibi sessiz ve derinden gidiyor.
Çin de öyle. İpek Yolu’nun iki ucu olan Çin ve İngiltere sanki “Son gülen biz
olacağız” der gibi duruyor…
Bütün bunların olması 10-20 sene önce hayal bile
edilemezdi. Muhtemelen İran’da ayaklanma Türkiye’de ekonomik kriz çıkarılır,
Avrupalı Milletvekilleri Kandil’de cirit atar, örgüt saldırıları birbiri
arkasına gelir, baskı için ülkemize adam gönderirlerdi. Türkiye Doğu Akdeniz
sondaj faaliyetlerine dil uzatan Fransa’ya “Sen kendi önüne bak” diyemezdi. ABD
İHA’sı düşürmek ve “Savaşı biz bitiririz” demek İran’ın haddi olmazdı.
İngiltere bu kadar yumuşak davranmazdı. Almanya muhtemelen car car Pençe
Harekâtına laf yetiştiriyor olurdu. Savunma sanayiimizin engellenmesi için
türlü entrikaları başarılı olurdu. S-400’ün adını anmak bile mümkün olmazdı…
Böyle bir dönüşüme ivme veren bir güç olmalı, yoksa yaşanan
hiçbir şey tesadüf değildir. Örneklersek; “Sovyetler Birliği 1989’da dağıldı”
cümlesi yanlıştır, doğrusu “Bir güç 1989’da Sovyetler Birliğini dağıttı”
olmalıdır. Neden? Çünkü öyle usturuplu çöktü ki, iç savaş çıkmadı, kargaşa
olmadı. Demek ki bu bir kontrollü düşüşün sonucu idi. Osmanlı da çökmedi,
çökertildi. Ama yöntem savaştı ve kanlı oldu. Sovyetlerde yöntem savaş değildi,
o yüzden sessiz oldu. Demek ki çökertilemeyecek imparatorluk yok. Eğer koca bir
komünist imparatorluğu sesiz sedasız çökertilebiliyorsa, yukarıda
saydıklarımızın olması da çok şaşırtıcı değildir. Hatta bugünün
imparatorlukları da çökertilebilir. Buradan bunu anlıyoruz…
Yaşananlar,
ülkelerin marka değerini ya düşürüyor ya yükseltiyor. Türkiye’nin marka
değerinin yükseldiğini görmek zor değil. Etki olmadan tepki olmaz, enerji
yoktan var olmaz, var olan enerji yok olmaz. Türkiye enerji kazanıyorsa bu
birilerinin enerji kaybettiği anlamına gelir ki, bence bu Avrupa’dır. Bütün
bunların G-20’nin 2019 sonuç bildirgesi ile ilgili olduğunu düşünenlerdenim. “Sürdürülebilir
yeni bir toplum düzeni’ denmişti. Kastedilen şeyin “Sömürü ve küresel gelir
adaletsizliğinden kaynaklanan açlık ve sefalet” olduğunu düşünüyorum. Açlığın Avrupa’nın
sömürmesinden kaynaklandığı ve Suud petrol gelirinin %2’sinin Afrika açlığını
giderecek düzeyde olduğu tezi yabana atılmamalıdır. Şimdilerde ülkelerin marka
değerlerine ayar çekiliyor. Korkarım ki Avrupa marka değeri de önümüzdeki 50
yılda yerlerde sürünecek gibi. İklim değişikliği de cabası, gidişat onu
gösteriyor…
H. Ali YILDIRIM, 21.07.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder