ABD Başkanı Trump,
göreve geldiği 2017 yılının başından beri tüm dünyayı şaşırtmaya devam ediyor. Öngörülemez
ve hakkında herkes şaşkın. Trump’ın da aralarında bulunduğu Alman kökenliler, 40-50
Milyon nüfus ile ABD’de birinci sırada imiş. Rivayete göre ABD kurulduğunda
resmi dil az kalsın Almanca olacakmış…
“Yeniden Büyük Amerika”
(MAGA) diyerek yola çıkan Trump, “Birleşmiş Milletler kendine para bulsun, NATO
ülkelerini niye ben besliyorum?” diyerek aslında Avrupa’nın ekmeğine yağ
sürüyor, yol veriyor. Bu da onların canına minnet. Uluslararası anlaşmaları
feshediyor, ticaret dengelerini bozuyor, ABD’nin eski itibarı yok oluyor.
Ötekileştirici
ve bozucu politikalar üretip Müslüman istemediğini söylüyor. Kanada Başbakanına
sataşarak Britanya ile arasını açıyor, Kraliçe ile geriliyor. Putin’e,
Erdoğan’a ve Cinping’e sataşmıyor. Bazı eski Başkanlara bombalı paket
gönderiliyor, uçaklar düşüyor, Kaşıkçı öldürülüyor, silahlı saldırılar artıyor,
göçmen akını başlıyor, yangın çıkıyor. Yani ABD eski ABD değil…
ABD siyasetinin,
düşünce kuruluşu denen dini cemaatlerle şekillendiğini biliyoruz. Tıpkı
Obama’nın Hristiyan mı, Yahudi mi, Müslüman mı olduğu sokak tartışmalarına konu
olduğu gibi Trump’ın da Hristiyanlığın hangi koluna ait olduğu karışık. ABD’liler
bile bunu kestiremiyor, hakkında şüphe yazıları çıkıyor. ABD siyasetinde Yahudi
cemaatlerinin etkisi fazla gözüküyor. ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasına
bakarsak bir düşünce kuruluşu olan AIPAC (Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler
Komitesi) iyi çalışıyor. Yahudi damadının bunda payı olduğu söylenirken,
kendisi Siyonistler düşmanımdır diyebiliyor. Diğer taraftan, Sinagog
saldırısına bakılırsa birileri, İsrail’in ABD üzerindeki gücünü kabullenmiyor. Katolik
ile Yahudiler kavgalı gözüküyor. Obama döneminde başlayan Suriye krizinde ne
bir sonuç alabiliyor ne de alınmasına izin veriyor. Asker çekmek için 4 Milyar
Dolar istiyor. Bu da ülkenin borç batağında olduğunu gösteriyor. Söylenen miktar
20 Trilyon dolar! “En büyük düşmanım FED (Merkez Bankası)” diye haykırıyor. “Beni
görevden alırsanız silahlı çatışma başlar” demekten çekinmiyor…
Özetle Trump, küresel
kavganın tarafları olan Silah ve Finans Lobilerinin ikisiyle de kavgalı
gözüküyor. Bunlara bakarak Trump’ı anlamak zor. Onun bu bozucu yaklaşımı ABD’yi
çözülmeye götürür mü diye bir soru akla geliyor ve tüm bunlar bir şey
hatırlatıyor; Sovyetler Birliği (SSCB), 1985’te ülkenin başına geçen Gorbaçov’un
“Yeniden Yapılanma” (Perestroyka) adlı politikası ile birlikte 1989’da yıkılmıştı.
Bir slogan ile dünya iki kutuptan tek kutba geçmişti. Şimdi dünya çok kutuplu
bir düzen arıyor. Bunun önündeki tek engel ise ABD. Buradan bakınca; “Acaba Trump
ABD’nin Gorbaçov’u olmak için mi görevlendirildi?” demeden edemiyorum. Çünkü
Trump ta benzer bir slogan kullanıyor; “Yeniden Büyük Amerika!” diyor… Kasım 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder