ABD sessiz, Çin Sustu, İran sindi, Rusya
korktu ve çark etti, sebebi Corona Virüsü. Daha önce de virüs saldırıları duyduk;
SARS, Kuş Gribi, Domuz Gribinden her biri, ABD-İsrail kaynaklı, laboratuvarda
üretilmiş, bu ülkelerin çıkarlarına ters hareket eden ülkeleri dize getirmek için
kullanılan bir araç. Bu sayede Trilyon Dolarlık askeri operasyonlardan tasarruf
edildiği ve askeri çözümlerden daha iyi sonuç verdiği
(İnsanlar kitleler
halinde ölüyor, varlıklar ayakta duruyor) uluslararası basında yer alan
iddialar arasında… Virüse verilen isme (Corona-Taç) bakılırsa bu içlerinde en
asil (!) ve en etkili olanı…
https://www.worldometers.info/coronavirus/
adlı sitenin verilerine bakılırsa, bugün (01 Mart) itibariyle, Dünya Corona
vaka sayısı 86.992, ölüm 2.979, iyileşen sayısı 42.334’müş. Virüs “Covid-19”
(Corona Virüs Decease 2019 - Corona Virüs Salgını 2019) adıyla anıldığına göre
başlangıcı 2019 yılıdır. Şu anda 64 ülkeyi etkilemiş, şaşırtıcı olarak Çin
liderliğinde yürüyen İpek Yolu Projesi de 65 ülkeyi kapsıyor. Bu bir mucizevi
tesadüf olamaz, daha çok Yeni Dünya Düzeninin kapışma araçlarından biri olduğu
apaçık ortada. Mesele yine İpek Yolu ve Akdeniz…
Hedefine de ulaşıyor gibi çünkü virüs
Çin’i susturdu ve yavaşlattı, şimdi o iç meseleleri ile meşgul, İran’da da vaka
görüldü ve İran’ın hızı kesildi, Rusya korktu ve Suriye’de tutum değiştirdi,
Türk ordusunun canına kastedilmesine çanak tuttu. Bunu neden yaptı? Birincisi
virüs hemen yanı başında Çin’de hortladı, komşuları (aynı zamanda bizim de) İran,
Gürcistan’a ve de Yunanistan’a bulaştı, yani Rusya ve Türkiye virüs kuşatması
altında. Bu büyük bir tehdit ve Rusya’yı uzun süredir stratejik ortaklık
yaptığı, 2015 Uçak krizi ve Diplomat Suikastının bile engelleyemediği Türkiye
kozunu gözden çıkarmaya zorlayacak kadar tehditkâr bir durum. Çünkü toprakları
neredeyse Asya’nın yarısı kadar büyük ve nüfusu sadece 164 Milyon civarında.
Yani Türkiye ve Almanya nüfusunun toplamı kadardır. Toprakları da bir o kadar
yeraltı zenginlikleri ile dolu ve küreselciler bu kaynaklara göz dikmiş
durumda. Daha önce yazmıştım, Türkiye’nin işgali gerçekleşse idi Rusya artık kâbus
dolu uykulara bezenecekti, çünkü sıra onlara gelecekti. Bunu bildikleri için
düşmanı (kendilerine göre) sınırlarının dışında (Türkiye’de) durdurmak için
açık destek vermiş ve hatta uçak krizini, diplomat suikastını sindirebilmiş,
üstüne bir de S-400 vermişti. Bu yaklaşım “1919 Kurtuluş Savaşı yardımı”
yaklaşımına çok benziyor…
Rusya, zengin kaynaklarını aç kurtların
saldırısından korumak ve yine düşmanını (Emperyal Batı) sınırlarının ötesinde
durdurmak için NATO’yu devre dışı bırakacak olan PESCO (Avrupa Ordusu)
kurulmasını destekliyor. Bu da ABD’nin hiç hoşuna gitmiyor, çünkü bu
gerçekleşirse Avrupa ve Asya’da yani Avrasya’da ABD pabucu dama atılacak.
Öyleyse acilen ABD’nin (kendilerine göre) bu Çin ve Rusya belasından kurtulması
gerekiyordu, ama dünya savaşı çıkarmadan, işte burada Corona imdada yetişiyor
ve iki önemli aktörü dize getiriyor…
Türkiye bu arada sadece yalnız kalmıyor,
korkmuş Rusya’dan hançer yiyor ama davasından vazgeçmiyor. Bu da Rusya’nın
uydusu olmadığını ispatlıyor, yani o ne derse onu yapmadığını gösteriyor. 33
Şehidin (Allah rahmet eylesin) ardından Suriye rejimine haddini bildirmek için
harekete geçiyor ve bu arada Rusya’ya “Ne istiyorsan yap ama aradan çekil”
diyor, açılan kapılarla Avrupa yollarına düşen mülteci sayısı 36 binlere
ulaşıyor. Gelen haberler arasında F-16’larımız, SIHA’larımız ve Fırtına Obüs
Bataryalarımızın Suriye Rejimi ile YPG/PYD üs ve tesislerini vurduğu, bunların
arasında varil bombaları ve kimyasal silah yapan tesisin de olduğu, aralarında
general ve albay rütbesinde askerler de bulunan rejim ordusuna mensup 2.100 üzerinde
kişinin (Bir Alay kadar) etkisiz hale getirildiği, 94 tank ve zırhlı araç dahil,
300 kadar aracın imha edildiği bilgileri var…
Bu kadar
kirli oynanan dünya siyasetinin karmaşık bilgileri arasında hatırlamamız ve
kaçırmamamız gereken bir şey var, o da Türkiye’nin kendi hikâyesi. Neydi o? Şu;
“40 yıldır binlerce insanımızı şehit ederek kan kusturan, ekonomimizin dibine
kibrit suyu dökmeye çalışan ve ipleri Batıda olan terör örgütlerini sınır
ötesinde etkisiz hale getirmek ve buna destek veren Suriye rejimi için ne
gerekiyorsa yapmak.” Olan da bu, bu arada 33 sayısının ezoterik anlamını bilmiyorum
ama mutlaka bir anlamı olmalı çünkü 1990’larda da doğuda 33 şehit vermiştik, ne
32 ne 34, bu da bir tesadüf değildir, olsa olsa bir mesajdır. Birlik ve dirlik
bizimle olsun….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder